27 Ocak 2010 Çarşamba

! Aldattık !


bir insan niye aldatır :
yalnızlıktan
konuşamamaktan
özleyememekten
sevişememekten
mutsuzluktan
sevgisizlikten
başıboşluktan
tek bır an için
yeni bir heyecan için
ağlamaktan
değersizlikten
bencillikten
arayıştan
acıtmak için
acınmak için
boşluktan

...

Büyümek istemiyorum Küçük kalamam!

şimdi bu yaş aldı başını gidiyor.ben kendimi nasıl hissettiğimi bilmiyorum.ama kendımı iyi hissetmediğim kesin!büyüyemiyorum,benim böyle bir sorunum var.yaşımla görüntümde bir gitmiyor ki!yaşım küçük sanıp çoluk çocuk peşime takılıyor.iyice komplekse giriyorum.ya tüyü bitmemiş adamlar peşimde peh!
yaşımı öğrenincede bön bön yümüze bakıp topuk :)
ya annemin bana evde kalma muamelesi yapması oh my god yani!sevemedim geçen her bir günü, sevemedim inadımdan...
artık gün de sayıyorum o uzak uzak yollar beni bekliyor.daha gitmeden geri dönmemeyi düşünüyorum benım için bu yüzden gitmek zor gelıyor olsa gerek...
kendimi bugün de iyi hissetmiyorum bütün hırçınlığım hoyratlığım üzerimde...ya benim yaşımla da bir sorunum yoktu ki gözüme gözüme niye sokuyorlar?ne bir yere ne bir insana ait olmak istiyorum.iş yok aile yok hiç bir bok yok bu yüzden uğraşıyorlar ben biliyorum.
neyse canımda daha fazla yazmak istemiyor.noktaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa....................

19 Ocak 2010 Salı

Az verirsin Rahibe Çok verirsin Kaşar


yazmak istiyorum ama bir türlü fırsat olmuyor ya yorgunluktan ya da içmekten bla blalar yani...şimdi ben bu erkeklerin embesilce düşünceleri vardır ya onlardan birine değinesim geldi.şöyle dokunasım ve oturtasım geldi işte...
biri ile tanşırsınız sonra ilerler aşık olursunuz hani biz kadın kişisi böyle duygusaldır böyle wowww hayatımın erkeği masallardan çıkan prens aslında hep kurbağadır ve ötesini asla geçememiştir.biz şimdi ona verince yani bizi becerince; o prens olacaktır.ama o dangalakımsı yaratığa verdık ya en masum hallerimizi hayallerimizi artık kaşar olmuşuzdur ve sonra başlar diğer dangalakdaşlarına ben şöyle götürdüm ben böyle soktum çıkardım diye!
ya da sonra başlar seni sorgulamaya kaç kişi ile birlikte oldun eğer kımseyle birlikte olmadıysan da kendını kaç kez ellettiğine takılır.bir yandan da seni eller ama böyledir bu işler.lan gerzek senin günde kaç kadın kişisi götürdüğünden bahseden var mı ya da senin bakirliğin ilk nerde nereye hangi şırpıntıya verdin diye hesap soran var mı?sanırım hiç sorulmadı bence sorulup candan bezdirilmeli!!!
bizler gercekten oldukca masum ve safız .... ki ta içimizdeki şeytan uyandırılıncaya kadar...
aslında bu konu uzadıkça uzar.... bir kadın verdi mi kaşar vermedi mi rahibe diye etiketleniriz öyle ya!
her kadın kişisi gibi benimde kahramanlarım vardı... hepsini bir bir öldürdüm ve sonra gördüm ki sadece hissettiğim kadarlarmış asla olmamış ve olmayacaklar....nefret ediyorum o filmlerde ya da kitaplarda ki aşk denilen kalleşin sadece oralarda yaşanması ve biz kadın kişilerinde uyutulmasından başka bir halt değil işte!
art niyetsiz hiç bir erkek yoktur ha bunları söleyen de hep erkekler olmuştur çünkü insanın fikri neyze zikride odur öyle ya sen öylesin uyarıyorsun kurban gitmesin kadın kişisi ama artık senin kurbanın olmuştur, et bakalım şimdi talan ...zamanı gelince o da senin ciğerini söker sen hiç merak etme ...

14 Ocak 2010 Perşembe

Eteğimdeki Taşları Dökme Zamanı



Kadın kişisi bir gün uyurken gece yatağında sağ sol dönüşleri yapar yine ve birden aklına edebi yazıların dışında da eskisi gibi defterine karaladığı satırları buraya dökse daha iyidir diye içiyle teyitleşti ve ikinci blogunu acmaya karar verdi.Ben ne zamandan beri yazıyordum şöyle bir düşündüm, ortaokul dönemlerinden beri karalıyordum.Şimdi bir sürü ajanda ve defterler saklı bir köşede duruyor.bazılarını da yırttım attım tehlıkeli gözüktüler sanırım,yok etme çabam ondan olsa gerek...
gece uykumu kacıracak ve benı sinir harbine sokacak gün icerisinde o kadar cok sey yaşıyorum ki resmen rüyalarımda ağız burun kırdığım oluyor ya da uyandiğimda kaskatı ve üzerimden bir ton adam gecmiş gibi uyanıyorum.
takıntılı bir hatun muyum bilmiyorum belkide herkes kadar ya da çok fazla kim bilir!ama gerçek olan birşey var hayatımda hicbirsey yolunda gitmiyor gibi bir klasik dönemece bende girmişim belkı de hiç çıkmadım.sanırım bu lavuk duruma hayat deniyor.büyüdükçe herşeyin anlamı öyle değişti ki...çocukken bir dünyaydım sanki her yer, her şey benimdi sığmıyordum şimdi büyüdükçe hep kaçasım saklanasım var ve sanki her geçen gün yalnızlaştım kalabalıkların icinde, yaşadığım o büyük sevigilerin içinde de sevgisizleştim...
tabi ki hep kötü şeyler enselemedi benı ama nedense biz insanoğlu olacak yaratıklar hep kötü şeyler hatırlamaya şartlanmısız ,yaratılırken o modda mı dünya piyasasına gönderildik acaba...sanırım hamurumuzda hüzün ve melenkoli yoğun, şekerlememiz nedense az tercih edilmiş.
hayatımın en kazık dönemlerinde bana hep uzun uzun yollar gözüküyor şimdi olduğu gibi, bu yukardakinin lütfu mu acep bilemedim? ne zaman bunalsam cidden kaçma eylemi var bende alabildiğine sankı ne halt oluyorsa sen içindekileri beraberinde taşıdıktan sonra ...
psişik tavırlar sergilemek bana has olsa ge
rek aslında oldukça orjinal biriyim ama ne fayda işte yetmiyor rütbeli olmak gerek hayatta ....